Türkiye'de son yıllarda dikkat çeken yeni bir meslek ortaya çıktı. Hile denetimi ya da diğer adıyla suistimal inceleme uzmanlığı şirketlerde adeta dedektif gibi çalışıyor. Usulsüzlükleri ortaya çıkaran bu meslek alanında çalışan tek isim ise Fikriye Aslan. İşte neredeyse hiç kimsenin bilmediği bu mesleğin perde arkası...
Uzun yıllardır bildiğimiz dedektiflik mesleği artık iş hayatında bambaşka bir isimle yerini aldı. Şirketlerdeki dedektiflik faaliyetlerinin yeni ismi "hile denetimi ya da suistimal inceleme" uzmanı. Türkiye'de ise bu işi yapan kişi sayısı neredeyse yok denecek kadar az. Özel sektörün içinde yer alan muhasebe, finansman, satış, pazarlama, üretim, sevkiyat, satın alma ve insan kaynakları bölümlerinde çok daha fazla suistimal yapıldığı biliniyor. Hatta Türkiye'de12-18 Kasım tarihleri, ‘Uluslararası Suistimal Farkındalık Haftası’ olarak kabul ediliyor. Bu uzmanlık alanında amaç, şirketlerdeki hile ve suistimallerden doğan zararları önlemek. Uluslararası Suistimal İnceleme Uzmanları Derneği'nin hazırladığı ‘Mesleki Dolandırıcılık 2024’ raporunda, Ocak 2022 ile Eylül 2023 arasında 138 ülkeden bin 921 kurum içi hile vakasının 3.1 milyar dolardan fazla kayba yol açtığı belirtiliyor.
35 yıldır mali müşavirlik yapan Adli Muhasebe ve Hile Denetimi Uzmanı Fikriye Aslan, İstanbul Mali Müşavirler Odası’nın düzenlemiş olduğu, yaklaşık 1,5 yıl süren, 500 saatlik, ’Bağımsız Adli Muhasebe Uzmanlığı’ sertifikasını alan bir isim. O dönem bu eğitimi alan 50 kişi arasında mesleğini yapan tek uzman olan Aslan, hile uzmanlığına ilişkin merak edilenleri anlattı.
Aslan, mesleğini şöyle tanımladı:
ABD ve Avrupa’da “Forensic People” olarak bilinen, Türkiye’de ise “Adli Muhasebe Uzmanı” olarak tanımlanan bu alanda görev yapıyorum. Özel sektörde faaliyet gösteren şirketlerde, beyaz yaka, mavi yaka çalışanlar, CEO/CFO’lar ya da diğer ortaklar tarafından gerçekleştirilen suistimal ve yolsuzluk vakalarının izini sürüyorum. Ayrıca sahte evrak ve imzalarla yapılan sözleşmeler aracılığıyla şirketin zarara uğratılması gibi olayları da inceliyorum. Bu tür eylemleri kimin gerçekleştirdiğini, tek başına mı yoksa iş birliği içinde mi hareket edildiğini, hangi yöntem ve araçların kullanıldığını, bu faaliyetlerin nasıl gizlendiğini, hangi birimlerde ve ne kadar süredir devam ettiğini detaylı şekilde analiz ediyorum. Ayrıca suistimalin şirkete verdiği maddi zararı hesaplayarak, elde ettiğim tüm bulguları yönetimle paylaşmak üzere rapor haline getiriyorum."
Aslan ayrıca alanında uzman kişilerden de destek aldığına değinirken, "Yönetim, kendisine sunduğumuz ve adli birimlerle paylaştığımız bu rapor doğrultusunda, yapılan suistimalin faillerinin cezalandırılması amacıyla yasal süreci başlatabilir. Hazırladığımız rapor, suistimalin ne şekilde gerçekleştirildiğini ortaya koymayı ve bunu somut verilerle ispatlamayı amaçlıyor. Araştırma yürütürken; muhasebe, istatistik, hukuk, finansal analiz, psikoloji ve sayısal yöntemler gibi pek çok farklı uzmanlık alanından faydalanıyoruz. Ayrıca, sorgulama teknikleri, suçlu profili analizi, sahte imza ve sahte belge düzenleme yöntemleri konusunda da alanında uzman kişilerle iş birliği yapıyoruz" bilgisini verdi.
"Peki, şirketler neden kendi çalışanlarını denetleme ihtiyacı hissediyor?" sorusunu yönelttiğimiz Aslan, şunları söylüyor: "Çünkü insanın ve paranın olduğu her yerde, ne yazık ki suistimal riski vardır. Dünya genelinde yapılan dikkat çekici bir araştırmaya göre; insanların yüzde 75’i fırsatını bulduğunda hile yapabileceğini belirtirken, yüzde 10’u her koşulda hile yapacağını ifade ediyor. Farklı departmanlardan kişilerin katılımıyla suistimal giderek sistematik hâle gelir ve büyür. Öyle ki, yaklaşık üç yıl içinde bu süreç, şirketin iflasına kadar uzanabilir.”