Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ABD'nin New York kentinde bulunan Türkevi'nde basın toplantısı düzenleyerek önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Fidan, Türkiye'nin önceliğinin Gazze'de ateşkes olduğunu belirterek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşme hakkında da konuştu.
Fidan "Cumhurbaşkanımız Trump'ı hem ikili ziyaret için hem de gelecek yıl Ankara'da düzenlenecek olan NATO Zirvesi kapsamında ülkemize davet etti." ifadelerini kullandı.
Bakan Fidan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Trump bölgesel ve küresel meseleleri ele aldılar. Sayın Cumhurbaşkanımız Filistin konusunu gündeme getirdi. İsrail'in yayılmacı politikalarının bölgede neden olduğu risklere ayrıca dikkat çekti. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başkan Trump, Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi için atılabilecek adımları ele aldılar.
Cumhurbaşkanımızın ziyareti genel itibariyle dostane, olumlu ve yapıcı geçti. Cumhurbaşkanımız Trump'ı hem ikili ziyaret için hem de gelecek yıl Ankara'da düzenlenecek olan NATO Zirvesi kapsamında ülkemize davet etti. CAATSA yaptırımlarının kaldırılması konusunda mutabakat sağlandı.
Türk Hava Yolları'nın 75 adet geniş gövdeli ve 150 adet dar gövdeli uçak satın alması için anlaşma sağlandı. Ziyaret öncesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da ABD ile uzun süreli enerji tedariki için anlaşmaya varmıştı.
Türkiye olarak biz küresel meselelere katkı sağlamayı sürdüreceğiz. Aynı zamanda çok kutuplu dünyada stratejik özerkliğimizi koruyarak ülkemizin çıkarlarını savunan politikalar geliştirmekteyiz.
Gazze'de ateşkes sağlanmalı. Filistin BM'nin en önemli gündemiydi. Cumhurbaşkanımızın ikili ilişkileri gayet iyi geçti. ABD Başkanı Trump'a Gazze'de ateşkesin bir an önce sağlanması gerektiğini ve bölgeye insani yardım ulaştırılmasını şart olduğunu söyledik. ABD ziyaretimiz çok verimli geçti.
Ateşkes için çalışılırken sayısız defalar müzakereler oldu. Bir ara verildi tekrar katliamlar başladı. Ama diğer taraftan da yaptığımız iş birliğiyle geldiğimiz nokta rekor sayıda ülke Filistin'i tanıdı.
Şu anda ortaya koyduğu tablo Filistin Devleti artık daha çok tanınıyor. İkinci aşama tanınan bir devlet değil yaşayan ve hayata geçen bir devlet aşaması. Bunun için devam eden sıcak savaşın durması gerekiyor.
Filistin yönetiminin reform edilmesi var. Gazze'nin muhtemel bir ateşkes anlaşmasından sonra kendi kendini yönetmesine yönelik konular var. Bunlar iyi senaryoda inşallah hayata geçirmek istediğimiz konular.
Çoğu kamuoyunun gözünün önünde olmayan yoğun diplomasi var. Türkiye bunların bir kısmında ciddi rol oynuyor.
Başkan Trump'la İslam ülkelerinin bir araya gelmesi önemli bir toplantıydı. Amerika'nın İsrail üzerindeki etkisini kullanması bizim için önemli.
Filistin Devleti'nin tanınması için 65 bin kişinin hayatını kaybetmesine, 2 milyon kişinin aç bırakılmasına gerek yoktu. İnsanoğlu çoğu zaman hikmetle değil musibetle ders alıyor. Biz musibeti beklemeden iyiliği görüp hareket etmemiz lazım.
Suriye meselesi Türkiye'nin güvenliği için de önemli. İsrail'in Suriye'ye saldırıların denklemi değiştiriyor. Şam’daki yönetimle SDG arasındaki müzakere süreçlerini yakından takip ediyoruz.
Türkiye büyük ve güçlü bir ülke. Her zaman barışçıl yöntemlerle ilerlemek istiyoruz. Türkiye'nin milli güvenliğinin tehdit altında olmadığı; Suriye'deki Kürt kardeşlerimiz dahil hiçbir azınlık veya çoğunluk grubunun kendisini tehdit altında görmediği, özgür gördüğü kimliğini yaşatabildiği, eşit hissedip güvende hissettiği bir ortamın olması.
CAATSA konusu bizim için şöyle büyük bir sıkıntı. İki NATO müttefiki arasında birbirlerinden bir şey almalarını engelleyen bir yasal kısıtlamanın olması sistemik olarak büyük bir problem. Şu an F-35, almayı beklediğimiz KAAN'ın motorları var. Şu anda bekliyor ABD Kongresinde. Onların lisansları durmuş durumda. Onların lisansının da hayata geçip motorlarının gelmesi lazım ki KAAN'ların üretimi başlayabilsin.
Aslında sistemik olarak bizim ABD ile olan ilişkimizde sınırlamaların olması bizi ister istemez daha farklı arayışlar içerisine itecek uluslararası sistemde. Kendi yeteneklerimizi zaten geliştiriyoruz. Onda bir problem yok ama hiçbir ülke kendi geliştirdiği yeteneği ile kendi kendine yeterli olmuyor.