Türkiye’de her üç kişiden birinde hipertansiyon görüldüğünü belirten Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Vardar, özellikle menopoz sonrası kadınlarda riskin daha da arttığını vurguladı. “Kadınlarda, özellikle menopoz döneminden sonra hipertansiyon daha sık rastlanan bir durum hâline geliyor. Bu nedenle 40 yaş sonrası düzenli tansiyon kontrolleri ihmal edilmemeli” diye uyarıda bulundu.
Hipertansiyonun, atardamarlarda kan basıncının normalin üzerine çıkmasıyla oluşan kronik bir rahatsızlık olduğunu söyleyen Dr. Vardar, aşırı tuz tüketimi, hareketsiz yaşam tarzı, obezite, sigara, alkol kullanımı, stres ve diyabet gibi faktörlerin hastalığın gelişiminde etkili olduğuna dikkat çekti.
17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü dolayısıyla açıklama yapan Uzm. Dr. Vardar, bu hastalığın dünya genelinde yaklaşık 1 milyar kişiyi etkilediğini ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en sık ölüme yol açan sağlık sorunlarından biri olduğunu söyledi. Türkiye özelinde ise hipertansiyonun görülme oranı oldukça yüksek. “Her üç kişiden biri yüksek tansiyon hastası ve ne yazık ki bu kişilerin sadece yüzde 40’ı durumunun farkında” diyerek hastalığın sinsi ilerlediğini belirtti.
Toplumda yaygın olan "hipertansiyon erkeklerde daha sık görülür" inanışının yanlış olduğuna değinen Dr. Vardar, kadınların da aynı ölçüde risk altında olduğunu vurguladı. Özellikle menopoz dönemiyle birlikte bu risk daha da artıyor. Ayrıca doğum kontrol haplarının kullanımı ve gebelik dönemlerinde de kan basıncında artış gözlenebiliyor.
Gebelik hipertansiyonunun genellikle gebeliğin 20. haftasından sonra başladığını belirten Vardar, tedavi edilmediği takdirde hem anne hem de bebek açısından ciddi komplikasyonlara neden olabileceğini söyledi. Menopoz sonrası ise östrojen düzeylerindeki düşüş, tansiyonun yükselmesine zemin hazırlıyor. Bu nedenle kadınların 40 yaşından sonra düzenli sağlık kontrolleri yaptırmaları hayati önem taşıyor.
Hipertansiyonun yalnızca yaşlı bireyleri ilgilendiren bir hastalık olmadığının altını çizen Dr. Vardar, modern yaşamın etkileriyle birlikte gençlerde ve hatta çocuklarda bile yüksek tansiyon görülebildiğini ifade etti. Obezite, hareketsizlik ve yanlış beslenme alışkanlıklarının bunda payı büyük.
Hipertansiyonun gelişiminde hem genetik hem de çevresel faktörlerin etkili olduğunu belirten Dr. Vardar, ekonomik baskıların ve stresli yaşam tarzının da hastalık riskini artırdığını söyledi. Sanayileşmiş ülkelerde yapılan araştırmalarda hipertansiyon oranının %25 ila %55 arasında değiştiği görülüyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran giderek artıyor ve bu artış, toplumların “epidemiyolojik geçiş” sürecinde olduğuna işaret ediyor.
Dr. Vardar, hipertansiyonun kalp krizi, beyin kanaması ve böbrek yetmezliği gibi ciddi hastalıkların habercisi olabileceğini belirterek şu uyarılarda bulundu:
“Sağlıklı beslenme alışkanlığı edinin, tuz tüketimini azaltın, düzenli egzersiz yapın, sigarayı bırakın ve kilonuzu kontrol altında tutun. Bu basit ama etkili adımlar sayesinde hipertansiyonun önüne geçebilirsiniz.”