Uçan arabalar artık yanı başımızda. Slovakya merkezli Klein Vision, otomobilden uçağa sadece 80 saniyede dönüşebilen AirCar isimli modelini, EASA ve FAA sertifikasyon süreçlerinin tamamlanmasının ardından 2026'da müşterilere teslim etmeye başlayacağını duyurdu.
Slovakyalı Klein Vision şirketi, oldukça şık görünen 4. nesil AirCar prototipini 500'den fazla test uçuşuna tabi tuttu ve geçtiğimiz hafta Los Angeles'ta düzenlenen 2025 Living Legends of Aviation Gala Yemeği'nde, üretime geçecek nihai model olacak 5. nesil prototipe ait görselleri paylaştı.
Şirketin kurucu ortağı Anton Zajac, New Atlas'a yaptığı açıklamada, eylül sonuna kadar Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı (EASA) ve/veya ABD Federal Havacılık İdaresi'nden (FAA) "Part 23/CS-23 Sertifikasyonu" almayı beklediklerini söyledi. Bu da seri üretim ve müşteri teslimatlarının önünü açacak.
Yıllar içinde tanıtılan birçok uçan araba tasarımı arasında Klein'ın AirCar modeli, dış görünüşüyle kesinlikle öne çıkıyor. Dört tekerlekli olan araç, çoğu üç tekerlekli rakibinden ayrılıyor. Zira üç tekerlekli araçlar birçok bölgede motosiklet düzenlemelerine tabi tutulduğu için daha hafif ve sade bir yapıya sahip olabiliyor.
AirCar ayrıca, pist başına geldiğinizde otomatik olarak uçuş ve sürüş modları arasında geçiş yapmasıyla da dikkat çekiyor. Zajac, bu özelliği şöyle anlatıyor:
"Aracı pist yönüne hizalıyorsunuz ve direksiyon üzerindeki bir düğmeye basıyorsunuz. Direksiyon boyunduruğa dönüşüyor ve kanatçıkları kontrol edebiliyorsunuz. İki ek pedal ise dümen kontrolleri için kullanılabiliyor."
Dışarıda, kanatlar kalkıp açılıyor ve 8,2 metrelik kanat açıklığına ulaşıyor, kuyruk bölümü ise arkaya doğru uzuyor. Bu dönüşüm yaklaşık 80 saniye sürüyor. Bu sırada AirCar'ın motoru tekerleklerden ayrılıyor ve kabinin arkasındaki pervaneye bağlanıyor. Ardından araç havalanmaya hazır hale geliyor.
Önceki prototipte 140 beygirlik bir motosiklet motoru kullanılırken, üretim versiyonunda Güney Afrikalı Adept Airmotive şirketinden temin edilen 3.2 litrelik, 120 derece V6 motorlara sahip üç farklı seçenek bulunuyor. Doğal emişli baz model 280 beygir sunarken, en üst seviye çift turbo motor 340 beygir güç üretecek.
Üretim modeli, kaynaklı boru şasi yerine tek parça monokok gövde kullanıyor; bu da hem daha hafif hem de daha dayanıklı olmasını sağlıyor. Bu sayede performans da önemli ölçüde artmış.
Aracın havada seyir hızı saatte 249 km. Karayolunda ise spor bir araba gibi 200 km/s'ye rahatça ulaşabiliyor, ki bu hız birçok ülkede yüksek ceza anlamına geliyor. Oksijen tankı ise olmadığından dolayı irtifa limiti 10 bin ft yani yaklaşık 3 bin kilometre.
Üç yakıt deposuyla toplamda 160 litre yüksek oktanlı benzin taşıyabilen Air Car, havada yaklaşık 1000 km boyunca uçabilirken karada ise 800 km yol gidebiliyor.
Uçan arabaya sahip olmanın maliyeti, motora ve kokpitteki lüks seviyesine bağlı olarak 800 bin ila 1,2 milyon Amerikan doları arasında değişiyor. Bu yönüyle Air Car, şu anda bir "zengin oyuncağı" olmaktan öteye pek gidebilecek gibi değil.