Fatih Sultan Mehmet’in fethin simgesi olarak secdeye kapandığı, minarelerinden ezanların yükseldiği bu kutsal mekan, 86 yıl süren sessizliğin ardından 24 Temmuz 2020’de yeniden asli kimliğine kavuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla cami statüsüne dönen Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, sadece bir ibadethane değil, bu milletin tarihine, inancına ve medeniyetine vurulmuş mühür oldu.
Açıldığı günden bu yana İstanbul’un ruhu Ayasofya'da atıyor, dualar bu kubbede yankılanıyor.
24 Temmuz 2020’de cuma namazıyla kapılarını ibadete açan Ayasofya-i Kebir Camii, aradan geçen 5 yılda yerli ve yabancı yaklaşık 40 milyon ziyaretçiyi ağırladı.
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş, pandemi sonrası dönemde camiye olan ilginin her yıl 10-15 milyon arası ziyaretçiye ulaştığını belirtti.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan cami, hem ibadet hem de kültürel ziyaret imkanı sunuyor.
Caminin alt katı sadece ibadete ayrılırken, üst kat Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü koordinasyonunda turistlerin ziyaretine açık tutuluyor.
Caminin alt katının Müslümanların ibadetine ayrıldığını ifade eden Arpaguş, bu şekilde ziyaret edenler ve ibadet etmek isteyenler arasındaki karmaşanın önüne geçildiği dile getirdi.
İstanbul Müftüsü Arpaguş, Ayasofya’nın tarih boyunca etrafındaki medreseleriyle bir ilim yuvası olduğunu vurgulayarak, bu geleneğin yeniden canlandırıldığını söyledi.
Yeniden cami statüsünün kazanılmasının ardından söz konusu geleneği canlandırmak amacıyla çalışmalara başladıklarını aktaran Arpaguş, "İlk aşamada tefsir, hadis ve kıraat dersleri başlattık. Bugün, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde her cuma hikmet dersleri, cumartesi günleri öğle vakti ise Buhari-i Şerif hadis dersleri yapılıyor." dedi.