Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Yaşam sürelerine dair araştırmalarda erkeklerin kadınlardan daha kısa yaşadığı bilinen bir gerçek. Kadınların kadınlık hormonları ve sosyal yaşamdaki psikolojik varoluşlarının hayatlarına olumlu etki ettiği biliniyor. Bekar kadınların bekar erkeklere göre daha uzun yaşadığı da istatistiklerde yer alıyor. Erkeklerin uzun yaşamalarını sağlayan yaşam koşullarını inceleyen bilim insanları iki şeyin önemini tespit etti.
Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nden bilim insanları yaptıkları araştırmayı Science Advances adlı hakemli dergide yayımladı. Hayvanlar üzerinde yapılan incelemelerde genetik faktörlerin yanı sıra tek eşlilik (monogami) ve ebeveynlik davranışları da yaşam süresinde önemli rol oynadığı bulundu.
İnsanlarda kadınlar ortalama olarak erkeklerden 5,4 yıl daha uzun yaşıyor. Ancak bu fark yalnızca insanlara özgü değil. Memelilerin yüzde 72’sinde dişiler, erkeklerden ortalama yüzde 12 daha uzun yaşıyor. Bazı türlerde, örneğin geyiklerde, dişilerin ömrü erkeklerin iki katına kadar çıkabiliyor.
Kuşlarda ise tablo tersine dönüyor: Türlerin yüzde 68’inde erkek kuşlar dişilerden ortalama yüzde 5 daha uzun yaşıyor. Araştırma ekibinden Dr. Johanna Staerk, BBC Science Focus’a yaptığı açıklamada, kromozomların bu farkta önemli bir rol oynadığını, ancak tek başına açıklayıcı olmadığını söyledi.
“Memelilerde dişiler iki X kromozomuna sahipken erkeklerin yalnızca bir X ve kısa bir Y kromozomu var. Bu nedenle erkeklerde X üzerindeki zararlı mutasyonlar telafi edilemiyor,” diyen Staerk, ayrıca "zehirli Y hipotezi"ne de dikkat çekti. Bu hipoteze göre Y kromozomu, yaşlanmayı hızlandıran genetik unsurlar taşıyor olabilir.
Kuşlarda ise durum tam tersi: Erkeklerde iki Z kromozomu bulunurken dişilerde biri yerine kısalmış bir W kromozomu var. Ancak bu durumda tüm kuşlarda erkeklerin daha uzun yaşaması gerekirdi; oysa bazı yırtıcı kuş türlerinde dişiler hem daha büyük hem de daha uzun ömürlü.
Araştırmacılara göre mesele sadece genetik değil, üreme stratejileri de belirleyici. “Memelilerin çoğu tek eşli değil,” diyen Staerk, şöyle ekledi: “Erkekler eş bulmak için yele, boynuz gibi özelliklere yatırım yapıyor, rakiplerle dövüşüyor. Bu da yaralanma riskini artırıyor ve ömürlerini kısaltıyor.”
Bu yüzden güçlü ve çekici erkekler daha çok yavru sahibi olsa da, bu uğurda harcadıkları biyolojik enerji yaşam süresini azaltıyor. Oysa tek eşli türlerde bu rekabet zayıf, dolayısıyla erkekler daha az “bedel” ödüyor ve cinsiyetler arasındaki yaşam farkı azalıyor.
Araştırmanın bir diğer dikkat çekici bulgusu, ebeveynliğin ömrü kısaltmadığı, aksine uzattığı yönünde. Staerk, “Genellikle bakım veren cinsin daha uzun yaşadığını gördük,” diyor.
“Özellikle yavruların uzun süre bakıma muhtaç olduğu primat türlerinde bu belirgin.”
Örneğin yavru şempanzeler annelerinin yanında 10 yıla kadar kalabiliyor. Bu da annenin uzun yaşamasının, yavrunun hayatta kalma şansını artırdığı anlamına geliyor.
Sonuç olarak araştırma, erkeklerin daha uzun yaşamasının yolunun tek eşlilikten ve iyi ebeveynlikten geçtiğini öne sürüyor. Sadık bir eş ve ilgili bir baba olmak, yaşamı uzatmanın en etkili formülü olabilir.