Financial Times yazarı Tej Parikh, Amerikan ekonomisinin dışarıdan bakıldığında umut verici sinyaller verse de, içeride ciddi yapısal sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu yazdı. Trump’ın ikinci döneminde planladığı yeni gümrük tarifeleri gündemdeyken, istihdam artışı ve borsadaki yükselişin yanıltıcı olabileceğine dikkat çekti. Parikh, ABD’nin ekonomik gidişatını “kaynar suda yavaş yavaş pişen kurbağa” benzetmesiyle özetledi.
Haziran ayında açıklanan tarım dışı istihdam verileri, beklentilerin üzerinde gelse de detaylara bakıldığında tablo o kadar parlak değil. Parikh’in analizine göre son beş ayda yaratılan 671 bin yeni işin üçte ikisi, verimliliği görece düşük olan sağlık, kamu ve eğitim gibi sektörlerde. Ayrıca özel sektörde işe alım oranlarının düşmesi, durgunluk dönemleri dışında pek rastlanmayan bir işaret olarak öne çıkıyor.
BCA Research’ten Peter Berezin’in değerlendirmelerine de yer veren Parikh, iş gücü piyasasında ince bir denge olduğuna işaret ediyor. Şirketlerin artık açık pozisyonları dondurmak yerine doğrudan işten çıkarmaya yöneldiğini belirten Berezin, bu eğilimin işsiz kalanların yeni iş bulmasını zorlaştırdığını söylüyor. Ayrıca resmi istihdam verilerinin güvenilirliği de tartışma konusu. Anketlere verilen düşük yanıt oranları, istihdamın özellikle bazı sektörlerde sistematik biçimde fazla gösterilmesine neden oluyor.
Konut piyasası da kırılganlığı artıran bir diğer alan. Moody’s Analytics Başekonomisti Mark Zandi’ye göre, faiz oranlarının kalıcı olarak yüksek seyretmesi bu sektörde gecikmeli ama güçlü bir etki yaratabilir. İlk kez ev sahibi olanların ipotek ödemelerine ayırdığı bütçe, 2006’daki konut krizinin bile üzerine çıkmış durumda. Öte yandan, satılamayan yeni konut stokları 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.
Parikh’in dikkat çektiği bir başka başlık ise tüketici harcamaları. Pandemi sonrası toparlanmayı sürükleyen tüketim, 2024 sonundan bu yana düşüşte. Başlangıçta sadece düşük gelir grubunu etkileyen bu gerileme, son aylarda zengin kesimi de etkisi altına almış durumda. Mark Zandi’ye göre, kişisel harcamaların yüzde 60’ını yapan en zengin yüzde 20’lik kesim de artık daha temkinli davranıyor.
Borsadaki yükseliş de Parikh’e göre yanıltıcı. S&P 500 endeksindeki artış, büyük oranda Apple, Microsoft ve Nvidia gibi birkaç dev teknoloji şirketinin etkisinden kaynaklanıyor. Ancak bu şirketlerin kazançlarının büyük kısmı ABD dışından geliyor. Bu da endeksin reel ekonomiden koptuğunu gösteriyor. Yerel ekonomiye daha duyarlı küçük ölçekli şirketleri içeren S&P 600 endeksinde ise seçimden bu yana düşüş yaşanıyor.
Trump’ın henüz yürürlüğe girmemiş olan yeni gümrük tarifeleri de ekonomideki belirsizlikleri artırıyor. Parikh’e göre, şirketler şu anda eski stokları kullanıyor. Ancak bu stoklar tükendikçe fiyatlar özellikle yaz aylarında hızla yükselebilir. Bu da enflasyon üzerinde yeni bir baskı anlamına geliyor.
Parikh, Trump’ın ekonomi politikalarının orta vadede daha büyük zararlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor. Fed’in faiz indirimi yapma kapasitesi siyasi belirsizlik yüzünden sınırlı. Üstelik Başkan Powell’ın görevden alınabileceği söylentileri, uzun vadeli faizleri artırabilir. Parikh, Trump’ın yeni mali planının ise büyümeye anlamlı bir katkı sağlamayacağını savunuyor.