Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul
Son dönemde birçok işyeri maddi yetersizlikleri öne sürerek çalışanlarının maaşında kesintiye gidebiliyor. Peki işverenin mali kriz gerekçesiyle ücret düşürmesi hukuken geçerli mi? Çalışanın böyle bir durumla karşılaştığında hakları neler? Avukat Mert Yalçın, Tgrthaber.com Ekonomi Editörü Bengü Sarıkuş'a işçinin bu gibi durumlarda sahip olduğu hakları ve yapabileceklerini anlatarak tüm çalışanları uyardı.

Yalçın, ücretin iş sözleşmesinin esaslı unsurlarından biri olduğunu belirterek, "İşverenin iş sözleşmesine borcu işçiye ücret ödemek, işçinin de hizmet sözleşmesi karşılığında işin yapılmasını yerine getirmektir. Dolayısıyla bu esaslı unsur olarak kabul edilir. Esaslı unsurlar sadece taraflarca beraber alınacak kararla değiştirilebilir. İşverenin işçinin ücretini tek taraflı düşürmesi hukuki olarak mümkün değildir" dedi.

Yalçın, bu gibi olayların özellikle son dönemde çok rastlandığının altını çizerek "İşveren, işçiye gidip durumu izah ediyor. İşçi ile yeni bir çalışma planı üzerinde anlaşıyor. İşçi bunu mecburen kabul ediyor. Bu şekilde taraflarca anlaşmalı olarak maaş düşürülebilir. İşçinin yapacak başka işi yoksa ve mecbursa mutlaka onay almak koşuluyla böyle bir yapılandırma olabilir. Bu taktirde işçinin kabulüyle artık haklı fesih durumu kalmıyor çünkü yeni şartları kabul ettiği ve rızası olduğu için hiçbir tazminat veya işsizlik maaşına hak kazanamıyor" dedi.

Bazı durumlarda işveren, işçiyle görüşüyor; işçi negatif cevap verirse İŞKUR’a başvuruyor. Yalçın, "İşveren, maddi sıkıntıları olduğunu ve işçilerin maaşını ödeyemediğini bildiriyor. İŞKUR desteği alıyor. Bu ancak geçici bir süre olarak sağlanabilir. İŞKUR sürekli ücret düşürülmesine aracılık edemez. Geçici süre maddi destek olur. Buna uygun olarak İŞKUR üzerinden yeni bir çalışma programı oluşturulur" diyerek mutlaka işçinin doğrudan onayının gerektiğinin altını çizdi.

Finansal olarak zor durumdaki işverenlerin bunu aslında bir dolaylı fesih sebebi olarak kullandığını da ifade eden Yalçın, "Para ödeyemiyorum diyerek işçiyi işten çıkarıyor. Bu taktirde işçi işten ayrılsa bile bu bir alacak hakkı doğuruyor. İşçi gidip işverenin hesabına doğrudan erişemediği için alacağını tahsil edemiyor. Burada bir hukuk davası açılıyor. Bankadan kredi almak gibi düşünülebilir. İşveren, işçinin alacağını hemen ödemeyip zaman kazanarak yargılama sonrasında ödüyor. İflas masası durumunda ise işçi alacakları öncelikli alacaklar statüsünde. Masa kurulduğunda devlet, kamu ve işçi alacakları öncelikli ödeniyor. Sonra diğer ödemeler takip ediliyor. Devletin kanununda işçiye yönelik bir koruma var. İşveren bu yöntemle süre kazanıyor. 1000 işçi çıkaracaksa büyük bir maliyet olduğu için bu şekilde banka kredisi gibi maliyeti erteliyor ve yıllar sonra dava sonrasında gücü olursa nakden yoksa dava suretiyle ödeme yapıyor" dedi.

Yalçın, şirket iflas etmeden işten çıkarırsa işçinin haklarının tamamen korunduğunu da hatırlatarak, İşçinin kıdem, ihbar ve diğer tüm ödemelerini ve ayrıca işsizlik ödeneğini almaya hak kazandığını ifade ederek her türlü yasal haklarının korunduğunu bildirdi. Yalçın ayrıca bu durumda işçinin işe iade davası açma hakkı olduğunu ancak genelde maddi durumu kötü işverenler işten çıkarma yaptığı için işe iade tercih edilmeyebileceğini söyledi.