Türkiye’de sosyal yardım alan vatandaşların sigortalı bir işe girince yardımlarının kesileceği endişesi devam ederken, iş dünyası da bu durumun istihdama katılımı olumsuz etkilediğini dile getiriyor. Çalıştıracak işçi bulmakta zorlandıklarını belirten işverenler, sosyal yardımların istihdamı caydırıcı bir unsur olmaktan çıkarılmasını talep ediyor.
Ekonomi yönetimi ise bir yandan ihtiyaç sahiplerine desteği sürdürürken, diğer yandan da iş dünyasının beklentilerini karşılayacak yeni düzenlemeler hazırlıyor. Bu kapsamda, 2024-2028 dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı ile sosyal yardım sisteminde köklü değişiklikler öngörüldü. Plan, yardımların işgücüne katılımı engellemeyecek şekilde, aile odaklı ve kişi başına asgari gelir güvencesi sunan bütünleşik bir yapıya dönüştürülmesini hedefliyor.
Bu çerçevede hazırlanan 2026-2028 Orta Vadeli Programı (OVP), yıl sonuna kadar pilot bir uygulama başlatılmasını öngörüyor. Yeni modelde sosyal yardımlar, aktif ve pasif işgücü programlarıyla entegre edilerek yardım alan bireylerin istihdama yönlendirilmesi sağlanacak. Ayrıca, iş bulma sürecini kolaylaştıracak aktif işgücü politikaları daha geniş bir şekilde devreye alınacak.
OVP’de, sosyal güvenlik sisteminde de önemli adımlar planlanıyor. Kişilerin daha uzun süre istihdamda kalmasını teşvik edecek, adalet ve mali dengeyi gözeten düzenlemeler bu yıl içinde hayata geçirilecek. Bununla birlikte, sosyal güvenlik kapsamı genişletilerek sisteme dahil olmayan meslek ve gelir grupları için yeni uygulamalar devreye alınacak.
Mevzuat, esnek çalışma modelleri ve değişen işgücü piyasası koşullarına uygun hale getirilecek. Bu kapsamda öngörülen kanuni ve idari değişikliklerin 2026’nın ilk çeyreğinde yürürlüğe girmesi bekleniyor. Ayrıca, etkinliği düşük istihdam teşvikleri kaldırılarak daha sade ve verimli bir teşvik sistemi oluşturulacak.
Programda sağlık harcamaları da mercek altına alındı. SGK’nın bilişim altyapısı güçlendirilecek, kurumlar arası veri paylaşımı artırılacak ve sağlık hizmetlerinin mali sürdürülebilirliği için düzenli izleme sistemi kurulacak.
Sağlık hizmetlerinin geri ödemesinde risk analizi odaklı yeni denetim yöntemleri geliştirilecek. “Sağlık market” uygulaması daha fazla ilaç ve tıbbi malzemeyi kapsayacak şekilde genişletilecek. Yurt dışından temin edilen ilaçlar gibi hızlı artış gösteren kalemlerde harcamaların kontrol altına alınması için değer bazlı geri ödeme yöntemleri yaygınlaştırılacak.