"Tek yapabileceğimiz, kendimizi doğru olduğunu bildiğimiz şeylere hazırlamak. Duygularımıza. Aşk, öfke, özlem, mutluluk, korku, dostluk… Bunlar beynin rehberleridir. Gerçek kutup yıldızıdır. Ve eğer onlara güvenmeyi becerebilirsek, genellikle aradığımız şeyleri bulmamızda bize yardımcı olabilirler.”
Sözcüklere saygım her daim sonsuz olmuştur. Bu alıntı, yıllar önce izlediğim bir dizide, beyin cerrahını canlandıran karaktere ait.
Aynı zamanda üniversitede ders veren bu karakter, öğrencilerini bilim ve felsefeyi harmanlayarak eğitiyordu.
Peki, duygular gerçekten beynin ya da hayatın rehberi olabilir mi?
Elbette ki bu, öznel bir bakış açısı. Kimi insan duygularına göre yol çizer, kimi de aklına.
Ancak gerçek doğru sizce hangisi?
“Göz, yalnızca zihnin kavramak istediği şeyleri görür.”
Ya kalp?
Kalp, zihnin süzgecinden geçmeyenleri hisseder. Bazen aklın binbir ihtimal hesap ettiği yerde, kalp tek bir adımda sonuca varır.
Evet, bu acelecilik bizi yanlışa da sürükleyebilir. Ama kimi zaman da, aklın erteleyip durduğu cesareti, kalp tek hamlede bize kazandırır.
Hayatın, işte tam da bu ikilemde aktığını söylemek yanlış olmaz:
Akıl bizi güvende tutar, kalp ise sınırlarımızı zorlar.
Aklın matematiği bizi korur, kalbin şiiri ise hayal ettirir.
Ve biz, her seçimimizde aslında bu iki gücün ortak imzasını taşırız.
Peki sizin hayatınızda son sözü hangisi söyler?