Kefiye ile Shakespeare arasında...

GİRİŞ:
2025-08-24
saat ikonu 14:15
|
GÜNCELLEME:
2025-08-27
saat ikonu 13:19

Geçtiğimiz günlerde metroda ilginç bir manzarayla karşılaştım. Omuzlarında Filistin’in özgürlük davasını simgeleyen kefiye, elinde ise “Uygulamalı Shakespeare Oyunculuğu” kitabı olan bir adam…

Kefiye ile Shakespeare arasında...

DOĞAL BİR BİRLEŞİM

Bu görüntü, bana tek bir fotoğraf karesinin bazen çok şey anlatabileceğini hatırlattı. Bir yanda doğunun acısı, direnişi, kimliği, diğer yanda batının sanatı, estetiği, sözcüklerin kuvveti. İlk bakışta bir çelişki gibi görünen bu tablo, aslında doğal bir birleşimdi benim için. Çünkü insan, yalnızca tek bir kimliğe, tek bir düşünceye ya da tek bir kültüre sıkıştırılamaz.

ZITLIKLARIN BÜTÜNÜ

Ama metroda insanların o adama yönelen bakışları, bunu kabul etmekte ne kadar zorlandığımızı gösteriyordu. Gözlerde sorgulama, eleştiri, hatta belki de küçümseme vardı. Oysa hepimiz, kendi hayatlarımızda onlarca zıtlığı bir arada taşımıyor muyuz? Bir yandan geleneklerimize bağlı kalıp, diğer yandan modern dünyanın nimetlerinden faydalanmıyor muyuz? İnsan dediğimiz şey zaten bu zıtlıkların bütünü değil mi?

ASIL MESELE...

Belki de sorun, zıtlıklara karşı anlayış geliştiremeyişimizde. İnsanları tek bir kalıba, tek bir görünüme, tek bir düşünceye mahkûm ediyoruzdur. Oysa gerçek özgürlük, çeşitlilikle ve farklılıklarla da var olabilir. Metroda gördüğüm o adam bana şunu düşündürdü: Belki de zıtlıklar, çatışmak için değil, birbirini tamamlamak için vardır. Asıl mesele, buna izin verip veremediğimizde.

Ve belki de en önemli soru şu: İnsanlara baktığımızda, onların farklılıklarını mı görüyoruz, yoksa onlardaki insanı mı?
Bizi ayıran farklılıklar değil, onlara bakışımızdır. Ve bazen en büyük özgürlük, birbirimizi olduğu gibi kabul edebilmekle başlar.