Kategoriler
UYGULAMALAR
İstanbul

Reaktif hipoglisemi tanısı konan kişiler için tedavinin temel taşının "yaşam tarzı değişikliği" olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Gökrem, beslenme alışkanlıklarında yapılacak basit ama etkili değişikliklerle bu durumun büyük ölçüde kontrol altına alınabileceğini belirtti. Uzm. Dr. Manolya Gökrem, reaktif hipoglisemi yönetimindeki "altın kuralı" şöyle açıkladı: "Tedavideki altın kuralımız; sık aralıklarla, küçük porsiyonlar halinde beslenmektir. Ana öğünler arasında mutlaka ara öğünler olmalı, mide uzun süre boş bırakılmamalıdır. Basit şeker içeren paketli gıdalar, şekerli içecekler ve beyaz unlu mamuller yerine, kan şekerini yavaş yükselten kompleks karbonhidratlar ve yüksek lifli gıdalar tercih edilmelidir. Her öğünde protein, yağ ve karbonhidrat dengesinin sağlanması, insülin salınımını dengeleyerek ani düşüşleri engelleyecektir." Uzm. Dr. Gökrem, bu belirtilerin sık ve şiddetli yaşanması durumunda, altta yatan başka bir nedenin araştırılması ve doğru tanının konulması için mutlaka bir iç hastalıkları uzmanına başvurulması gerektiğini sözlerine ekledi.

Reaktif hipogliseminin, vücudun alınan gıdalara, özellikle de yüksek karbonhidratlı ve basit şeker içeren yiyeceklere karşı aşırı insülin salgılamasıyla tetiklendiğini ifade eden Uzm. Dr. Manolya Gökrem, "Pankreasın bu aşırı tepkisi, kan şekerinin hızla düşmesine neden olur. Bu durum, 'prediyabet' olarak adlandırılan gizli şekerin veya diyabetin erken bir belirtisi olabileceği gibi, mide ameliyatı geçirmiş kişilerde de görülebilir" dedi. Uzm. Dr. Gökrem, hastaların genellikle "tatlı krizleri" olarak adlandırdığı bu ataklar sırasında yaşadığı yaygın belirtileri şöyle sıraladı: "Ani acıkma hissi, terleme, ellerde titreme, baş dönmesi, bulanık görme, çarpıntı ve konsantrasyon güçlüğü en sık rastlanan şikayetlerdir. Bu belirtiler, kan şekerinin düşmesine vücudun verdiği bir tepkidir."
