Türkiye’de Girişimcilik Kültürü... Uçurumun Kenarında Dans Eden Cesaret

GİRİŞ:
2025-05-11
saat ikonu 06:05
|
GÜNCELLEME:
2025-05-11
saat ikonu 06:05

Girişimcilik; yalnızca bir iş kurma eylemi değil, bir kültür, bir yaşam biçimi, hatta yer yer bir başkaldırıdır. Yaratıcılık, risk alma, bağımsızlık arzusu gibi bireysel dinamiklerle; aile, eğitim, ekonomi ve devlet politikaları gibi çevresel faktörlerin dansıdır bu. Sizce; Türkiye bu dansa ne kadar ayak uydurabiliyor?

Girişimcilik Ruhuna Ne Kadar Hazırız? Bu soruyu samimiyetle cevaplayarak başlamak gerek. Türkiye’de girişimci profiline baktığımızda karşımıza çıkan ilk tablo umut verici. Özellikle genç nesiller arasında özerklik, yaratıcılık, esneklik ve girişim arzusu dikkat çekiyor. TikTok’ta içerik üreteninden, mobil oyun geliştiren lise öğrencisine kadar geniş bir yelpazede “kendi işini kurma” hayali yaygınlaşıyor.

Ancak bir mesele var: Başarısızlık korkusu.
Toplum olarak “denedi ve başaramadı”yı hâlâ bir leke gibi görüyoruz. Oysa Silikon Vadisi’nin ruhu “fail fast, learn faster” mottosuna dayanıyor. Türkiye’de bu algı değişmeden girişimciliğin tam potansiyeline ulaşması zor.

Ben hep en iyi girişimcilik merkezi aile derim fakat bir bakalım gerçekten öyle mi?Aile ve Eğitim: Kuluçka mı, Kısıtlama mı?
Türk aile yapısında “garantili iş” ideali hâlâ güçlü. Çocuk doktor, mühendis, memur olunca sevinçten kurban kesilen bir kültürden, “ben NFT satacağım” diyene destek çıkması elbette zaman alıyor.

Eğitim sistemi desen, hâlâ sınav odaklı ve ezberci.
Yaratıcılığı, sorgulamayı, ekip çalışmasını destekleyen yapılar yeni yeni gelişiyor. Bazı üniversitelerdeki kuluçka merkezleri, girişimcilik kulüpleri, ve hackathon’lar umut verici. Ama bu çabalar hâlâ “ada” misali. Okyanusa yayılmaları gerek.

Ekonomik Ortam: Cesur Ama Dalgalı

Türkiye'de bir girişimcinin en büyük rakibi, bazen başka girişimler değil, ekonomik istikrarsızlık oluyor. Yüksek enflasyon ve dalgalı döviz kurları uzun vadeli planları baltalayabiliyor. Yatırım ekosistemi ise hem büyüyor hem çekingen.
Son yıllarda Türkiye, özellikle mobil oyun, fintech ve siber güvenlik alanlarında bölgesel bir cazibe merkezi hâline geldi. Getir, Trendyol gibi başarı örnekleri, gençleri cesaretlendiriyor.

Ancak “tohum yatırım” arayan girişimciler için hâlâ dikenli yollar mevcut. Özellikle fikir aşamasındaki projeler, yatırımcı karşısında genellikle “önce kanıtla” muamelesi görebiliyor.

Kültürel Dinamikler: Takdir mi, Tehdit mi?
Türkiye’de girişimciliğe dair çarpıcı bir çelişki var:
Başarılı olana hayranlık büyük, ama başarısız olana empati az.

Bu durum, bireylerin risk almaktan çekinmesine neden oluyor. Otoriteye saygının toplumsal kodlarımıza işlemiş olması, “yeni fikirlere burun kıvırma” refleksi yaratabiliyor. Girişimcilik ise çoğu zaman bu otoritelere kafa tutmakla başlar.

Ancak sosyal medyanın ve dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte “kendine sahne açanlar” artıyor. YouTube kanalıyla iş kuranlar, Instagram’dan butik marka yaratanlar, podcast ile danışmanlık verenler bu kültürel değişimin habercisi.

Kurumsal Yapılar ve Devlet Destekleri için ise yorumum: Niyet Var, Yol Uzun
Türkiye’de devlet, girişimciliği destekleme konusunda kararlı ama bürokratik.
Kosgeb, Tübitak, Teknofest, Tümmiad, 1 Fikir 1 Türkiye gibi platformlar oldukça aktif. Ancak kamu tarafında başvuru süreçleri hâlâ ağır ilerliyor.

Fonlara erişim, bilgiye ve network’e sahip olanların avantajına.
Şirket kurma, muhasebe ve vergi süreçleri hâlâ girişimcinin önünde dağ gibi duruyor.

Buna rağmen, özellikle son 5 yılda devletin girişimciliği stratejik bir alan olarak görmeye başlaması sevindirici. Yerli otomobil TOGG bile bir anlamda “kurumsal girişimcilik” örneği.

Türkiye’de Girişimcilik Kültürü Ne Durumda?
Kısaca cevap vermek gerekirse; olgunlaşmakta.
Potansiyel yüksek, bireyler motive. Sistemsel eksikler mevcut ama gelişiyor. Kültürel dönüşüm sancılı ama ilerliyor. Ekonomik zorluklar caydırıcı ama aşılabilir.

Türkiye’de girişimcilik kültürü, bir ağacın filizlenmesi gibi: kökleri yeni yeni toprağa tutunuyor, dalları bazen fırtına yiyor, ama meyve verme umudu giderek güçleniyor.

Eğer bu ağaca hep birlikte su verirsek, gölgesinde bir gün hepimiz soluklanabiliriz.