Tgrt Haber

Girişimcinin terlikle mücadelesi

16 Mayıs 2024 10:33 | Güncelleme :16 Mayıs 2024 14:22

İyisiyle kötüsüyle çoğunlukla seçemediğimiz ailelere sahibiz. Aile derken içim bazen cız ediyor, zira; annesini, babasını kim bilir belki genç yaşta abla, abi yada kardeşini kaybedenler için üzgünüm, yaranızı deşmek değil amacım. Ancak hayat acımasız ve bazen adaletsiz gibi gelir insana. Neyse tatsız konuları bırakalım ve aile derken yakın çevremizde bizlerin yetişmesine katkıda bulunan ya da köstek olan insanlardan biraz bahsedelim. 

Hangimiz anne terliğinin tadına bakmadık ki! Bir hayalinizi, ya da saçma bir düşüncenizi dile getirdiğiniz zaman evdeyseniz annenizin menzilinde olmamanız gerekir. Çünkü her an terlikle burun buruna gelebilir ve girişimci ruhunuza ilk darbeyi alabilirsiniz ki bu konuda çok yeteneklidirler, isabet oranları da oldukça iyidir. Yaptığınızın yanlış olduğu düşüncesiyle can havliyle salondan uzaklaşırken, mutfak girişinde kurtuldunuz sandığınız anda o terlik mutlaka sizi yakalar ve kendinize getirir :) Şaka yollu olsa da aykırı düşüncelerin genelde maruz kaldığı bir durumdur bu. Kimi zaman abiniz ya da ablanızın kimi zaman evin reisi babanızın söylemleri ile artık saçmalıklarınızı kendinize saklar olursunuz. Şimdilerde kutunun dışında düşün diye naralar atılan girişimcilik sohbetlerinden çok uzakta ama gerçekliğin ta kendisiyle yüzleşirsiniz. Tabi her zaman durum bu şekilde olmayabilir.

Girişimcilik, bir fikri hayata geçirme ve yeni çözümler üretme sürecidir. Bu yolculukta en büyük destekçiler genellikle en yakınımızdaki insanlar olur: Ailemiz. Aile, girişimcilik ruhunu besleyen bir laboratuvar gibidir. En saçma fikirlerinizi yüksek sesle konuşmaya başladığınız ve kafalarını ilk şişirdiğimiz insanlardır. Size sabır gösteren, yol gösteren, deneyim kazandıran yer de orasıdır. Girişimcilik serüvenine atılan birçok kişi için aile, ilk fikirlerin paylaşıldığı, ilk geri bildirimlerin alındığı ve cesaretin toplandığı yerdir. Aile fertleri, özellikle de ebeveynler, çocuklarını risk almaya teşvik edebilir, onların yaratıcılıklarını destekleyebilir ve bağımsız düşünmelerini sağlayabilir. Bu destek, çocukların özgüveninin artmasına ve problem çözme becerilerinin gelişmesine yardımcı olur.

Maalesef herkes bu kadar şanslı olamayabiliyor. Anlayışsız insanlar arasında yaşıyorsanız her hareketiniz, tavrınız her geçen gün törpülenir. Anlayışsız biraz ağır oldu biliyorum, kastettiğim; yeni fikirlere açık olamayan daha kötüsü ön yargılarından bir türlü kurtulamayan insanlar aslında. Öyle zordur ki hayallerine gem vurulan bir ortamda nefes almak; tek rakibiniz sigortalı işi olan komşunun ya da akrabanın çocuğudur. Hayat boyu peşinizi bırakmayacak bir kabus gibidir. Ne yapsanız ne deneseniz başarılı olsanız dahi, hep iyi bir seçenekmiş gibi sinsice bekler başarısız olacağınız anı.


Oysa birçok girişimci için ilk yatırımcı da ailesidir. Aile bireyleri, hem maddi hem de manevi destek sağlayarak girişimcinin yolculuğunda önemli bir rol oynar. Bu destek, girişimcinin iş fikrini test etmesine ve pazar yerinde kendini kanıtlamasına olanak tanır. Ancak, aile içindeki maddi destek dengeli bir şekilde yönetilmelidir. Aşırı maddi destek, girişimcinin gerçek dünya şartlarında ayakta kalma yeteneğini zayıflatabilir. Her ne kadar aile büyük bir destek sağlasa da, aşırı koruyuculuk veya yüksek beklentiler girişimcinin üzerinde baskı oluşturabilir. Aile bireyleri arasında iş ve kişisel ilişkilerin iç içe geçmesi, profesyonellikten ödün verilmesine ve kararların objektif olmaktan çıkmasına neden olabilir. Bu durum, işin büyümesini ve gelişmesini engelleyebilir.

Girişimcilik ve aile ilişkileri arasındaki dengeyi bulmak, sürdürülebilir başarı için kritik öneme sahiptir. Aile bireylerinin girişimciye destek olurken aynı zamanda bağımsız bir yapıyı teşvik etmeleri gerekir. Sanırım ülkemizde en zorlanılan kısım burası.. Hiç ortamız yok, ya köstek oluyoruz, ya da o kadar çok verici davranıyoruz ki, girişimci olabilecek aile ferdini tembelleştirebiliyor ve gerçek hayattan uzaklaştırıyoruz.

Aile, girişimciliğin en değerli ve en zorlu merkezlerinden biridir. Doğru destekle aile, girişimcilik ruhunu ateşleyen ve sürdürülen başarılara zemin hazırlayan bir temel olabilir. Ancak, bu destek dengeli ve stratejik bir şekilde sunulmalıdır. Girişimcilik yolculuğunda aile desteği ile birlikte bağımsız kararlar almak ve profesyonel yardım almak, uzun vadede başarıya ulaşmanın anahtarlarından biridir.

Bir çok girişimcilik merkezi açıldı, çok başarılı olanlar da var, popüler bir nedenle açılmaya devam edenler de var. Dört duvar 3 masa 5 sandalye ile bu işlerin olamayacağını vurgulamak için sizlerle düşüncelerimi paylaşmak istedim aslında. Ya da ben acımasız davrandım belki! Tamam sizin istediğiniz olsun son teknoloji araç gereçlerle donatılmış bir girişimcilik merkezini ele alalım; içinde girişimci ruhu olmadan o merkez ne işe yarar ki. Bu durumu şimdilerde maalesef yaşıyoruz. O kadar çok girişimcilik merkezi var ki, bizim ülkede o kadar girişimci yok. İmkanlar bu kadar fazla değilken, merkez yok, eğitim yok diyorduk şimdilerde ise yenilikçi girişimci bulmakta zorlanıyoruz. Yani demem o ki güzel güzel binalar merkezler yapmak yerine bu işin ruhuna odaklanalım, deneyime dayalı işler planlayalım, tohumun ekilmesinden itibaren sulamasını düzgün yapalım. Ve bunu önce en yakınımızdan başlayarak yapalım. Komşunun tavuğu kaz görünmesin, evinizin içindeki çirkin ördek yavrusuna, farklı düşünen çocuğa kulak verelim. Belki o kadar oyuncağı kırmasının nedeni sadece içindeki mekanizmayı merak etmesidir. Onu hiperaktivite ilaçları ile sanki bir hayvanı sakinleştirmeye çalışırcasına davranmak yerine yanına oturup anlamaya çalışmanız eminim hepinize katkı sağlayacaktır. Sözüm meclisten dışarı tabi :) 

Siz her konforu sağlasanız da zihnen hala; bir masa üç sandalye olan insanları nasıl girişimci yapacaksınız. Onlara ne ara cesaret verecek, deneyim kazandıracak hatta motive edeceksiniz. Aynı; okulları hapishane gibi demir parmaklıklar ile inşa edip, zorla içeride tutmaya çalışan bir kafa gibi davranarak onlara nasıl uçmayı, uzayı öğreteceksiniz, özgürlükten bahsedeceksiniz. 

Önce çekirdek aileden başlayarak, deneyerek, başarısız olarak fakat aynı zamanda hep aynı cesarete sahip olan girişimci ruhlu insanlar yetiştirmedikçe, kültür aşılamadıkça, hep bir eksik olacak bu hikaye. Binlerce okul yapıp, betonarme bloklar, yapılar arasında sizi anlayacak kimseyi bulamamak gibi.
Betonarme yapıların, devasa işletmelerin, okulların yapılmasına rağmen kültür şokunun yaşanması, eğitim düzeyinin niteliğinin her geçen gün azalmış olması bunun en iyi belirtisi değil mi? 

Oysa girişimcilik, bir meslek mi yoksa yaşam biçimi mi olduğu sürekli tartışılan bir konudur. Zorluklar mı bizi girişimci yapar, fırsatlar mı? Yoksa zorluklar aslında birer fırsat mıdır, adaletsizlik midir? Bu kargaşa içinde yine de mikro düzeyde en iyi girişimcilik merkezi şimdilik aile değilse de aile olmalıdır.

Çünkü girişimcilik bir kültürdür ve bu kültürün oluşması kolay değildir, uzun zaman alır. Eğer en aykırı düşüncelerinize, gelecek planlarınıza, hayal dünyanıza saygı duyan ve sizi anlamaya çalışan insanlarla birlikte olursanız, onların desteğini alırsanız, başarısız olduğunuzda öğrenmenizi sağlayacak insanlardan oluşan bir aileniz olursa her şey daha kolay ve güzel olurdu.

Son olarak genç girişimci arkadaşlarıma tavsiyem şudur: Ailemiz bizi anlamıyor demek yerine, onların anlaması için hiç adım attınız mı? Mesela yeni bir teknoloji çıktığında "Sen ne anlarsın?" demek yerine, dokuz ay seni karnında taşımış, yıllarca seni yetiştirmiş annen, evi geçindirmek için uykusuz kalmış baban, ya da bir diğer aile ferdinin seni anlaması için sen ne yaptın? Şimdi senin sıran.
Eğer o evin içinde bir şeylerin değişmesini istiyorsan, ilk girişimcilik hikayen başlıyor.
Bazen kendi gideceğin yolun asfaltını kendin dökmen, o kaldırım taşlarını kendin döşemen gerekir.

 

 

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.