FAST CONTENT - Zihin Obezitesi

GİRİŞ:
2025-03-13
saat ikonu 09:17
|
GÜNCELLEME:
2025-03-13
saat ikonu 09:17

Kahvenizi yudumlarken ki ben çayımı yudumlarken olur; instagram’ı açtınız. İlk gördüğünüz gönderi: Sabahın ilk ışığında kendime bir söz verdim: Bugün daha iyi olacağım! #Motivasyon #Hedefler #KendimeSöz. Aşağı kaydırdınız: Hayat inişli çıkışlı bir yol, önemli olan pes etmemek! 🌟🚀 #HayatDersi #PozitifEnerji. Bir tane daha: Kendine inan, gerisi gelir! ✨💖 #KendiniSev #YeniBaşlangıçlar. Hepsi birbirinin aynı? Tıpkı marketteki light yoğurt reyonu gibi aynı ambalaj, aynı tat, sadece etiketler farklı.

Peki suçlu kim? Ya da suçlu mu var? Neler oluyor dünyada? Artık herkes içerik üretmek için yapay zekaya koşuyor. Aşk mektubundan iş epostasına, şiirden reklam metnine kadar her şeyi o yazıyor. İnternet, bir yapay zeka klonları mezarlığına döndü. Makineler mükemmel cümleler kuruyor ama insanların Aman Allahım, bu ne güzel olmuş! dediği o samimi kusurlar, o insan tuzakları yok oluyor.

Yapay zekanın en büyük handikapı şu: Hiçbir zaman gece 3’te kalkıp buzdolabını didiklememiş. Kalbi kırık, gönlü buruk gecenin 3ünde arabasına atlayıp yol yapmamış. Hiç Sevgilim beni terk etti diye ağlayarak dondurma yememiş. Hiç patronundan azar işitip ofis tuvaletinde ayna karşısında kendini motive etmeye çalışmamış. Dolayısıyla ürettiği içerikler idealize edilmiş insan gibi; Parlak, kusursuz! Ama ruhsuz.

Bir deneme yapın! Yapay zekaya; biraz hüzünlü, biraz komik, annemi anlatan bir şiir yaz deyin. Size muhtemelen şöyle bir şey sunacak:
"Annem, güneşimdin sen / Ellerin umman, sözlerin deniz… / Ah, keşke zaman yelkovanı dönseydi geriye / O eski mutfak kokusu, taze kek ve hüzün…"

Şiir teknik olarak doğru, hatta belki güzel. Ama annesini kaybetmiş birinin yüreğini burkacak samimiyette mi? Yoksa "hüzünlü şiir şablonu 3B"yi mi kullandı?

İnsanlık Tarihinin En Büyük İronisi; Özgürlük İstiyoruz, Ama Üşeniyoruz!


Yapay zekayı suçlamadan önce kendimize soralım: Biz ne yaptık? Hızlı, pratik, bedava diye diye düşünmeyi, yazmayı, üretmeyi makinelere devrettik. Tıpkı fast food’a alışınca ev yemeğini unutan nesil gibi, biz de "fast content"e alıştık. Sonra bir bakmışız, herkesin blog yazıları aynı, LinkedIn paylaşımları aynı, hatta Tinder bio’ları bile!

Bir arkadaşım geçenlerde şikayet etti: Artıık kimse bana özel mesaj atmıyor. Doğum günümde bile yapay zekanın yazdığı kopyala yapıştır mesajlar geliyor!
Bayram seyranda tüm listeyi seçip atılan insan davranışından ne farkı var? Haklı. Dijital çağın en trajikomik sorunu bu; Özelleştirilmiş samimiyetsizlik!

Peki çözüm ne? Ne yapalım? Yapay zekayı boykot edip dağa mı çıkalım? Hayır. Ama onu bir tasarruf lambası değil, araç olarak görmeyi öğrenmeliyiz.
Özgünlük katarak ortada bir yerlerde buluşabiliriz bence.

Ai'dan fikir alın, ama sonrasında cümleleri kendi hikayelerinizle süsleyin. Örneğin, o önerdiği Başarı için çok çalışmalısın yerine, Başarı, geçen hafta kaybettiğim düğme kadar yakın ama bir o kadar sinir bozucu de.

Yapay zekayla sohbet et, onu düşünme antrenörü yap. Mesela: Hadi bana 1980’lerin dizilerindeki gibi abartılı bir aşk senaryosu yaz de, sonra onu kendi ilişkinle karşılaştırıp gül.

Yapay zeka hayatımızı kolaylaştırıyor. Bir şiirin güzelliği, kafiyelerde değil, şairin yüreğindeki o 'an'da saklıdır. Eğer her şeyi makinelere devredersek, yakında insanlık olarak en büyük korkumuz gerçekleşecek: Dünya denen gezegen, 7 milyar insanın değil, 1 algoritmanın ağzıyla konuşuyor olacak.

O yüzden, bir dahaki sefere bir gönderi paylaşmadan önce durun. Belki yapay zekanın cümlesini alın, ama içine kendi gözyaşınızı, kahvenizi, sabah trafiğinde duyduğunuz küfrü ekleyin ki; bu konuda çok zorlanmazsınız İstanbul'da iseniz özellikle :) Çünkü gerçek olan hiçbir şey, yapay olandan daha sıkıcı olamaz.

Dipnot: Bu yazıyı bir insan yazdı. (Yoksa öyle mi?)