Süveyda Düğümü: Dürzîler, Arap Direnişi mi, İsrail Piyonu mu?

GİRİŞ:
2025-07-17
saat ikonu 16:29
|
GÜNCELLEME:
2025-07-17
saat ikonu 16:29

’nin güneyinde, haritaların unutulmuş köşesinde, sessiz gibi görünen ama içeriden fokurdayan bir volkan var: Süveyda. Dürzîler’in yurdu olan bu dağlık bölge, bugün sadece bir coğrafi alan değil; büyük güçlerin vekâlet savaşı sahası, halkların sadakat sınavı, ve ’in yeni piyon hamlesi.

Suriye'deki savaşın üzerinden 10 yılı aşkın bir zaman geçti. Ancak Dürzî toplumu, bu kanlı süreçte ne tam rejimle birleşti, ne de açıkça muhalefet etti. Görünürde tarafsızdı. Oysa bu tarafsızlık, Esed rejimiyle kurulan örtük bir anlaşmanın perdesiydi.

Dürzîler: ’nun Denge Unsuru mu, Satranç Taşı mı?

Rejim, Dürzîlere yerel özerklik, milis maaşları ve az da olsa devlet müdahalesi sundu. Bu sayede Süveyda, Halep ya da Humus gibi yerle bir olmadı. Ama bugün o “sükûnet”, çatırdıyor.

Çünkü Dürzî toplumu artık ikiye bölünmüş durumda:

Arap milliyetçiliğine bağlı, Suriye'nin birliği için mücadele eden damar,

Ve İsrail'le açık ilişki kuran, geleceğini Tel Aviv’in garantörlüğünde arayan bir çizgi.

İsrail, bu fay hattını derinleştirmek için ortamı geriyor. Sözde elini uzatıyor. Ama bu uzatılan el, tarihte nice topluluğu yarı yolda bırakmış bir el. Bugün eğer Dürzîler bu oyunu fark etmezse İsrail’in elini kolayca tutacak, yarın ise kolayca yarı yolda terk edilmeleri kaçınılmaz olacak.

İsrail’in Taktiği: “ Sözde Destekle, Kullan, Terk Et”

İsrail'in bölgedeki stratejisi bellidir: İçeriden ayrılıkçı damarlar üret, kriz alanı oluştur, sonra geriden izle. Bu modeli Lübnan’da Hristiyan milislerde, Irak’ta bazı Kürt gruplarda, İran’da etnik azınlıklarda gördük. Israil simdi de Dürzîler icin sahnede.

İsrail, dini lider Muvaffak Tarif ve bazı ayrılıkçı isimler aracılığıyla Dürzî toplumu içinde İsrail yanlısı bir hareket örgütlemeye çalışıyor. Bu süreçte Hikmet el-Hicri gibi figürler öne çıkarılıyor, Arapçı çizgi bastırılmak isteniyor.

Ancak bu çizginin bedeli ağır:

Süveyda’da çıkan iç çatışmalar, Dürzîlerin “ajan toplum” olarak yaftalanmasına neden oldu. İsrail yanlısı milislerin Suriye güvenlik güçlerine saldırması, devletin sert müdahalesini kaçınılmaz kıldı.

’nin Masadaki Yeri

Türkiye, bu krizden doğrudan etkilenmese de dolaylı olarak bölgesel denge açısından hedef tahtasına konulmuş durumda. Çünkü:

İsrail’in Suriye içinde kurmak istediği yeni etki alanı, Türkiye’nin güney sınırlarıyla doğrudan bağlantılı.

Ayrılıkçı yapılarla desteklenen etnik kartlar, ileride Türkiye'nin demografik ve güvenlik denklemine taşınabilir.

Ayrıca, Suriye’nin bölünmesi fikri güçlendikçe, örgütünün meşruiyet arayışı da ivme kazanacaktır.

Peki Türkiye Bu Büreci Nasıl Yönetti?

Ankara, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle birlikte diplomatik ağırlığını koyarak İsrail’in hava saldırılarını frenledi. Tel Aviv geri çekildi, Suriye ordusu ise kontrollü şekilde Süveyda’dan yerel güvenlik güçlerine geçiş yaptı.

Ayrıca Israil ‘ in ileride bölgede çıkarmayı hedeflediği mezhep kavgalarını engellemiş oldu.

Dürzîler İçin Tarihi Bir Kavşak

Bugün Dürzîler, sadece bir rejimle değil; bir kader belirleme kavşağı ile karşı karşıya:

Ya Suriye devletine entegre olarak gelecekte onurlu bir yer edinecekler,

ya da İsrail’in geçici menfaatleri uğruna bir satranç taşına dönüşecekler.

Ama şunu unutmamalılar:

İsrail, hiçbir topluluğu sonsuza kadar sırtında taşımaz.

Günü geldiğinde, ne Hicri kalır, ne de tarif edilen “güvenli gelecek”...

Bölgede barış ancak içeriden, halkların kendi iradesiyle gelir.

Türkiye için ise bu, sadece bir Suriye meselesi değil; bir milli güvenlik, bir insani sorumluluk ve bir tarihsel uyanıklık meselesidir.

Çünkü lobiler, masalar değil, iradeler belirler gelecek nesillerin kaderini.

Ortadoğu Masası ve Türkiye

Suriye’de barışın inşası, Suriye halklarının kendi arasında kuracağı güven köprüsüyle mümkündür. Bu köprünün taşı olmak mı, yoksa yıkıcı bir elin piyon taşı mı? Dürzîlerin vereceği karar yalnızca Süveyda’yı değil, Ortadoğu’nun istikrarını da belirleyecek.

Türkiye ise bu oyunun hem içinde hem dışında: Hem dengeleyici, hem belirleyici bir güç, hem de en önemlisi tarihsel vicdan.