Efelerin Gastronomi Yolu

GİRİŞ:
2025-06-30
saat ikonu 08:53
|
GÜNCELLEME:
2025-06-30
saat ikonu 08:53

Ege’de geçmişten geleceğe bir yol ve lezzet çağrısı “Efeler Yolu”

İzmir’i çevreleyen dağların topraklarında bir yürüyüş düşünün. Hele o toprak, bir efenin ayak izini taşıyorsa… İzmir’in bereketli topraklarına dağların sessiz bilgeliği ve rüzgârın taşıdığı kekik kokusu da eklenince Efeler Yolu, doğayı adımlayanların, kültürün nabzını tutanların ve lezzetin peşine düşenlerin yürüyüş yolu oluverir.

Tabi ki toprağa dokunmadan, ürünlerini tatmadan ve onu hissetmeden yapılan hiçbir yürüyüş bence tam sayılmaz. İşte Efeler Yolu da toprak ve gastronomiyle hemhal olan bir yol yürüyüşü…

Gastronomi odaklı Efeler Yolu, İzmir Valiliği’nin öncülüğünde düzenleniyor ve bu kadim yolculuk bölgenin yerel lezzetlerini sofraya taşımakla kalmıyor; bir milletin ruhunu tabaklara ve yepyeni hikâyelere işliyor.

TURYİD Yönetim Kurulu Üyesi ve gastronomi dünyasının önemli simalarından Ebru Koralı beni arayıp “Efeler Yolu” basın gezisine gelir misin deyince hemen kabul ettim. Çünkü biliyordum ki Ebru hanımla yola çıkılan her proje muhteşem bir içeriğe sahip oluyor. Bu da böyle oldu. Gezi rotamız ve yediğimiz şahane yerel lezzetler beklediğimden fazlasını verdi bana. Ancak gezi sırasında ufak bir rahatsızlanma yaşayıp acilde soluğu almasam, doya doya bir İzmir Efeler Yolu gezisi yaşayacaktım. Neyse sağlık olsun diyelim.

Bu arada gezide olan duayen gazeteci abim Celal Toprak bir an olsun bu rahatsızlığım süresince beni yalnız bırakmadı. Kalpten teşekkürlerimi iletiyorum. Böyle kritik zamanlarda gerçek dostluk anlaşılıyor demek ki!

Geçmişin kokusuyla Lübbey’den Birgi’ye,

Gezinin ilk gününün sabahında, güneş Lübbey’in taş duvarlı, terkedilmiş evlerine vurduğunda, yalnızlık bile hürmetle susar. “Hayalet Köy” olarak bilinen Lübbey, aslında konuşan bir geçmişin yankısı… Taşlar dile gelse, bir efeyi, bir anayı, bir çobanın türkü dolu yalnızlığını anlatır. İşte bu yankının ortasında başlayan yolculuk, Ödemiş’in kalbine, Kent Arşivi’nin raflarında saklanan yüzyılların bilgeliğine uğrayarak Birgi’ye uzanıyor. İstanbul’a da getirdiğim odun ateşinde pişen nohut mayalı ekmekler, karın doyurmakla kalmaz geçmişin hatırasını dumanıyla bize takdim eder.

Efelerin gösterisi

İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban’ın ev sahipliğinde, üç asırlık tarihî Çakırağa Konağı’nda düzenlenen akşam yemeği; yüzyıllık çınarların gölgesinde kurulan zarif sofrada, Şef Osman Sezener’in menüsünden yükselen nefis lezzetlerle bezeli bir yemekti. Gecenin ruhunu ise, adeta sert adımlarıyla zamanı yaran efelerin oyunu taçlandırdı. Adımları, tarihin kalbinde atan birer nabız gibiydi. Onlar yeri dövdükçe, geçmişe bir selam, geleceğe bir umut yayılıyordu sanki. Yanlarındaki küçük efelerle birleşen bu gösteri, şahane bir sahne olmasının ötesinde kuşaklar arası bir mirasın sergisi gibiydi.

Proje bir vizyon sunuyor

Akşam yemeğinde İzmir valisi Sayın Dr. Süleyman Elban’ın da dediği gibi İzmir’in sahilinden çıkıp dağlara doğru ilerlediğinizde orada bambaşka hayatlar, lezzetler ve tarih göreceksiniz. İşte Efeler Yolu projesi tam da bunu ortaya çıkarmayı hedefliyor.

Vali Elban’ın “Bu havza, doğal ürünleriyle, tarihi dokusuyla ve gastronomisiyle eşsiz… Bu güzelliklerin korunarak ekonomiye kazandırılması, kırsal kalkınma için bir köprüdür.” sözleri, toprağın hikâyesine inanan bir yürüyüşçü edasıyla söyleniyor gibiydi.

Ahilikle yoğrulan Tire pazarı

Ertesi gün Tire’de açılan 650 yıllık Ahilik geleneğiyle bütünleşmiş pazar duasına şahit olmak, yüzyılların ticaret ahlakını bugüne taşıyordu sanki. Türkiye’nin en büyük açık pazarına sahip Tire’de 2 bin tezgâhın her biri, bir annenin duası veya bir babanın alın teriydi.

Ali Usta’da Tak Tak Kebabı ve Tandır Çorbası, Tire Süt Kooperatifi’ndeki çeşit çeşit peynirler, Kaplan Köyü’nde ise nefis yöresel yemekler ve Tire köftesi hepsi ayrı birer lezzet şaheseri oldu benim için.

Efeler Yolu, Bornova’dan başlayarak 513 kilometre boyunca 27 etapta ilerleyen, her adımı anlam taşıyan bir yürüyüş rotası

Nif Dağı’ndan Bozdağlara, Kiraz’ın yaylalarından Meryemana’ya uzanan bu yol, bir doğa yürüyüşü… Bu yol, Avrupa Konseyi’nin “Yaylacılık Patikaları” ağına dahil. Green Destinations “Top 100 Stories” listesine girmesi ve Lonely Planet rehberinde yer bulması, yerelin küreselle buluştuğu anlamına geliyor. Her etabın bir köyde sonlanması, yürüyüşçünün dağda değil de köyde kalmasını sağlıyor, hem dinlenmesi hem de o kültürle tanışması için.

Prof. Dr. Özgür Özkaya’nın ifadesiyle, bu yol efe-zeybek kültürünün kalbi... Efeler Yolu, bir pasaport ve mühür sistemiyle iz bırakır. Adımların kaybolmadığı, hatıraların taşlara işlendiği bir rota

Yürüyüş rotasından sofraya

Efeler Yolu, hayalin ete kemiğe bürünmüş bir hâli ve gastronomi de bu yolun bir anlatımı... Çünkü yemek bir halkın dili, her tabak da bu coğrafyanın bir sayfası... Bu toprakta her yürüyüş bir iz bırakır ve her tat da bir hikâye taşır.