Ne yazık ki evet, yaşlanan çiftçi nüfusu ve köyden kente göç dolayısıyla da Türkiye'de tarımın geleceği tehlikede.
Geçen gün İstanbul Ticaret Borsası'nda düzenlenen Güvenilir Ürün Platformu'nun danışma kurulunda, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) İstanbul Şubesinden İbrahim Bayram Bey'in yaptığı sunum, Türkiye'de tarımın geleceğiyle ilgili bize önemli ipuçları verdi. TKDK'nın, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlardan sağlanan kaynaklarla ülkemizin kırsal bölgelerine yaptığı yatırımlar, tarım sektörünün güçlenmesine ve kırsal kalkınmanın hızlanmasına büyük katkı sağlıyor. İstanbul’a da yansıyan bu destekler sayesinde çiftçilerimiz daha modern yöntemlerle üretim yapma imkanı buluyor.
TKDK'nın sunduğu tüm destekler hakkında detaylı bilgiye https://www.tkdk.gov.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
Gelelim asıl konumuz olan Türk çiftçisinin yaşlanma meselesine. Her ne kadar TKDK çiftçilerimiz için destekler vaat ediyorsa da ülkemizin sofralarını ve leziz mekanları besleyen tarım sektörü, yaşlanan nüfus sorunuyla karşı karşıya. Tarımda çalışanların yaş ortalamasının yükselmesi ve genç nüfusun kırdan kente göçü, tarımın geleceği açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) verilerine göre, 2023 yılında Türkiye'deki erkek çiftçilerin yaş ortalaması 57,7, kadın çiftçilerin ise 60,1 olarak belirlenmiş.
Bu durum, tarımın genç nüfus tarafından terk edildiğini gösteriyor. Ülkemiz genelinde yaş ortalaması 33,2 olan erkek ve 34,7 olan kadın nüfusuyla kıyaslandığında, tarım sektöründeki bu yaşlılaşma daha da çarpıcı hale geliyor.
Türkiye'nin tarımsal üretimdeki omurgası olan çiftçilerimiz, gün geçtikçe yaşlanıyor. Köyden kente göçlerin hızlanmasıyla birlikte, bir zamanlar bereketli topraklarda çalışan ellerin sayısı azalıyor. Bu durum, sadece tarım sektörünü değil, aynı zamanda gastronomiyi de etkiliyor ve ülkemizin geleceğini de yakından ilgilendiren ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Peki, bu durumun sonuçları ne olacak?
Toprakla iç içe yaşayan, doğanın ritmini hisseden çiftçilerimiz, yüzyıllardır ülkemizin sofralarını layıkıyla beslediler. Ancak günümüzde, modern yaşamın cazibesi ve tarımın karlılığındaki düşüş, genç nesilleri topraktan uzaklaştırmaktadır. Köylerde yaşlıların çoğunlukta olduğu bir tablo ortaya çıkarken, tarım arazileri ise miras yoluyla bölünerek parçalanmakta ve verimliliğini kaybetmektedir.
Bu durumun sonuçları oldukça vahimdir. Tarımın geleceği belirsizleşirken, gıda güvenliği konusunda endişeler artmaktadır. Yaşlı ve tecrübeli çiftçilerimizin bilgi ve birikimlerinin kaybolması, tarımsal üretimde ciddi bir boşluk oluşturmaktadır. Ayrıca, kırsal bölgelerin boşalmasıyla birlikte, sosyal ve kültürel doku da zarar görmektedir.
Peki, bu sorunun çözümü ve bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek için neler yapılabilir?
Türkiye'de tarımının geleceği, bu sorunun çözümüne bağlıdır. Ben kendimce çözüm için öneriler sundum. Tarımın sürdürülebilirliği için acil önlemler alınmalı, genç nesiller toprağa bağlanmalı ve kırsal bölgeler yeniden canlandırılmalıdır. Aksi takdirde, ülkemizin sofraları boş kalabilir ve tarımsal üretimde dışa bağımlılık artabilir
Sonuç olarak, Türkiye'de çiftçi yaş ortalamasının yüksek olması ve köyden kente göçlerin artması, ülkemizin tarım sektörü ve kırsal bölgeleri için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sorunun çözümü için tüm paydaşların ortak bir çaba göstermesi gerekmektedir. Aksi takdirde, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak mümkün olmayacaktır.
Sayfanın sonuna geldiniz!